Cumhuriyet Halk Partisi Zonguldak Kadın Kolları İl Başkanı ve Genel Başkan Yardımcısı ve MYK üyesi Merve Kır CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka’nın katılımı ile “Yaşam Hak” projesinin tanıtımı öncesi yaptığı konuşmasında çarpıcı ifadelerde bulundu.

Kır, kadınların günümüzdeki durumunu özetlediği konuşmasında şu ifadelere yer verdi; “Bugün dünyada 22 ülkeyi ve 650 milyon insanı kadınlar yönetiyor. İlk bakışta yüksek bir sayı ve kalabalık bir nüfus gibi gözüküyor olabilir, oysa ki sözünü ettiğimiz sayı dünya nüfusunun yalnızca yüzde 8’ine karşılık geliyor.

“KADINLAR GERİ PLANDA BIRAKILIYOR”

Diğer bir ifadeyle; kadınlar, siyasal sistemde temsil açısından, günümüzün modern devletlerinde de geri planda kalıyor.

Bu gerçeğin ardında yatan pek çok neden var.

Ülkemize bakalım.

Ülkemizde kadınlar ilk olarak 1935’te meclise girdiler.

Bu da demek oluyor ki, meclisin kuruluşundan meclise ilk kez bir kadın milletvekilinin girişine dek 15 yıl geçmesi gerekti.

Ve kadınlar, seçme ve seçilme hakkına kavuştukları 1934’ü izleyen ilk seçimde mecliste yerlerini aldılar.

Meclisin kurulmasının üzerinden 100, kadınların parlamentoya seçildikleri 1935’ten bu yana ise 85 yıl geçti.

Özellikle son 20 yıldır kadının siyasetteki yeri üzerine çok tartışmalar var.

Peki neredeyiz?

Son genel seçimlerde, 2018 yılında, 600 milletvekilinin şekillendirdiği TBMM’de, kadınlara ait sandalye sayısı 102 oldu. 

“KADINLARIN SİYASETTE SÖZ HAKKI YOK DENECEK KADAR AZ!”

Yani,  kadın milletvekili sayısı meclise oranlandığında yüzde 17,2’ye karşılık geliyor.

Ancak Türkiye’de hâlâ hiç kadın milletvekili çıkaramamış 20 il var.

2019 yerel seçimlerine baktığımızda, 30 büyükşehir belediyesinden yalnızca 3’ünde kadın belediye başkanı görev yapma hakkı kazanabilmiş.

Türkiye genelinde sayıları 50 bin 157 olan muhtarların arasında kadınların sahip olduğu temsilci sayısı ise yalnızca bin 71.

Gerçek şu ki, kadınların siyaset arenasındaki görünürlükleri yok denecek kadar az.

Bahsettiğim rakamlar bize, siyasetin cinsiyetlendirilmiş yapısından başka bir şey anlatmıyor.

Ve ne yazık ki, dünya genelinde kadınlar ülkeleri yönetebilecek konumlara kavuşsalar bile kendilerinden, öncelikle kadınlık ve annelik rollerini yerine getirmeleri bekleniyor.

Erkek siyasetçilerimizin evleri, çocukları ve eşleri ile günler veya haftalarca ilgilenememeleri normal karşılanırken, siyasetçi kadınlara ‘önce anne ve eş olduklarını unutmamaları’ gerektiği hatırlatılıyor.

Siyaset yapan kadınlar ‘erkekler kulübünden’ olmadıkları için daha liyakatli oldukları alanlarda bile görevlendirilmiyor.

Bu durum sadece siyasette mi böyle?

Hayır. 

“KADINLAR KARAR MEKANİZMALARINDA YER ALMALIDIR”

Kamu veya özel çalışma hayatının her alanında da bu tabloyu görüyoruz.

Eşit koşullara sahip olmayan tarafların, aynı kulvarda yarışmaları, alışagelmiş eşitsizliği sonsuza kadar meşrulaştırıyor.

Kadınların, zihniyet dönüşümünü yaratacak karar alma mekanizmalarında, kadın bakış açısıyla var olmaları gerekiyordu.

Oldu mu?

Bu döngüyü kırabilecek miyiz?

Nasıl kıracağız?

Kırmak için ne yapıyoruz?

Yaptıklarımız ne yeterli mi?

Cumhuriyet Halk Partisi’nin kadınları olarak bizlerin en büyük görevlerinden biri de kadına sözde değil özde sahip çıkmak.

Her alanda sahip çıkmak.

Ülkemizin hangi köşesinde olursa olsun, hangi siyasi görüşe sahip olursa olsun analarımıza, kardeşlerimize, kızlarımıza şartsız sahip çıkmak, destek olmak, yüreklendirmek, aydınlatmaktır.

Bunun için mutlaka bu görevlere seçilmiş olmak şart değil.

Mahallemizde, sokağımızda, çevremizde gördüğümüz her annenin eline, her genç kızın yüreğine küçük bir dokunuş bile farkındalık yaratacaktır.

“KADINLARIN OLMADIĞI BİR SİYASET DÜŞÜNÜLEMEZ”

Kadınların yer almadığı siyaset, kadınların ihtiyaçlarına cevap vermediği gibi, kadın deneyiminin ve kadınların ürettiği çözümlerin de toplum düzenine yansımaması gibi bir sonuç doğuruyor.

Sonuç olarak, kadın deneyimi, kadın bakış açısı ve bu bakış açısıyla getirilen çözümlerin dünyayı daha iyi bir yer kılacağı göz ardı edilmemeli.

2021 yılı itibariyle; bozulan sistemin değişmesi ve reformlar gerekiyor. Ekonomide, hukukta, eğitimde, siyasette ve toplumda ciddi bir güncelleme reformu olmalı.

Kadınların kendilerine özgüven ve itibarları noktasında güçsüz hissettirilmeyecek yapılanmalar gerekiyor.

Ne kadar acı hikayelerle karşılaşıyoruz değil mi?

Hangi birini konuşalım burada?

Kızı yakılmış bir babanın acısını, kanunları yok sayarcasına parayla satın (Alamayacak) alınmayacağı yasalar düzenlenmeli.

“KADININ ADI GERÇEKTEN YOK!”

Dinmeyecek acıların mimarları ‘kamu davası’, ‘zaman aşımı’, ‘af’larla salıverilmemeli.

Her şeyden önce toplum ve aile içinde en modern insanların erk beyinlerle sosyal ve fiziksel gücünün önüne geçilmeli.

21.yüzyıldayız.

Daha geçtiğimiz aylarda 3 çocuğunun gözü önünde eşi tarafından şiddete maruz kalan kadın için kat sakinleri acılı sesine ve çocuklarının ağlamasına dayanamayıp polisi arıyorlar.

Sonuç ne mi oldu?

Polis kapıya geldiğinde her tarafı yara bere içinde kalan kadına soruluyor:

 “şikâyetçi misin”

Kaçınılmaz cevap tabi ki “hayır” oluyor.

Polis çekip gidiyor.

Çünkü yasalar çaresiz anne ‘şikâyetçiyim’ diyemediği için işlem yapılmıyor.

Kadının adı gerçekten yok!

Cumhuriyet dönemiyle kadınların adı birçok alanda kazındı.

Tüm bu birikimlerin üstüne şimdilerde tam tersine silinmesi için büyük uğraşlar var.

Okuyan-okumayan, ev hanımı, çalışan hiç fark etmiyor. Her beş kadından 4’ü şiddet mağduru.

Bu ülkede kadının adının varlığından çok yasal haklarının zayıf olduğu ve her geçen gün artan kadın ölüm sayılarını düşünecek olursak kadının adı hiç olmamış zaten.

Mustafa Kemal Atatürk bir vatan kurtardı ve inşa etti.

“YAŞASIN KADIN DAYANIŞMASI”

Onun dediği gibi; ‘bir toplumun bir yarısı zincirlerle yere bağlıyken diğer yarısı nasıl kanatlanabilir?’

Kadınları zincirlerinden kurtaran Mustafa Kemal Atatürk’e minnet duyuyoruz.

Onun mirasını koruyacağımıza and içiyoruz.

Yaşasın kadın dayanışması.

Ne mutlu cumhuriyet kadınlarına.

Bizler Cumhuriyet Halk Partisi Kadın Kolları olarak önce iktidarın bize kaybettirdiği değerlerimiz için kolları sıvadık.

‘Kadına şiddete hayır’ dedik.

Zonguldak il genelinde yaptığımız bir bot bir mont projemizle iki bin500 çocuğumuza ulaştık.

Bu projede, bu sıkıntılı pandemi ortamında gece gündüz demeden projeyi ilk günkü heyecanı ile bitiren ilçe başkanlarıma, onların ekiplerine ve il yönetimime huzurlarınızda emekleri ve özverileri için çok teşekkür ediyorum.

Genel Başkanımız Aylin Nazlıaka’nın yolundan giderek ‘örgütlü kadın’ mücadelemizi gün be gün arttırarak yolumuza devam ediyoruz.

Biz Zonguldak kadınlarıyız.

Belediye başkanı böyle yaparsa... Belediye başkanı böyle yaparsa...

Biz Atatürkçü, biz demokrat, biz mücadeleci, biz ‘önce insan’ diyen, inandığı uğruna sonuna kadar giden, yılmayan, korkmayan kadınlarız.

Kotalar bize dar rotamız iktidar…”

“TÜRKİYE’NİN ŞİDDET HARİTASINI ÇIKARIYORUZ” 

CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, Zonguldak’ta katıldığı panelde bir süre önce hayata geçirdikleri "YaşamHak” Projesi kapsamında Türkiye'nin şiddet haritasını çıkaracaklarını söyledi. 

Nazlıaka, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun katılımı ile 5 Aralık'ta tanıtımını yaptıkları "YaşamHak" projesine ilişkin Zonguldak’ta açıklamalarda bulundu.

Yaşama hakkının en temel insan hakkı olduğunu ifade eden Nazlıaka, "YaşamHak Projesi"yle CHP'nin şiddet gören, mağdur edilen kadınların sığınacakları bir yuva olmasını hedeflediklerini bildirdi. 

Nazlıaka, bu kapsamda CHP Genel Merkezi'nde 7 gün 24 saat esasına göre çalışan bir çağrı merkezi kurduklarını ve gelen her türlü çağrıyı titizlikle değerlendirdiklerini anlattı.

Şiddet gören kadınların kendilerini çok yalnız hissettiklerine ve hak arama mücadelesinde ne yapmaları gerektiğini bilmediklerine dikkati çeken Nazlıaka, onlara destek olmak için var güçleriyle çalıştıklarını belirtti.

Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği ve çok sayıda baroyla protokol imzaladıklarını anlatan Aylin Nazlıaka, "Şiddet mağduru kadınlara psikolojik destek verirken, adli olaylarda ise tüm duruşmalarda kadınların yanında olacağız, onlara güç vereceğiz." diye konuştu.

“ŞİDDETLE MÜCADELEDE İKİ ŞEY ÇOK ÖNEMLİ” 

Kadınların yeni bir yaşam kurması, şiddet sarmalından kurtulması için bazı kadın dernekleriyle irtibatlarını sağladıklarını aktaran Nazlıaka, "Böylelikle dernek ortamında dayanışmanın ve kadın örgütlenmesinin gücünü daha net hissediyorlar. Örgütlenmediğimiz sürece bir şeyi başarmakta daha çok zorlanıyoruz." dedi.

Bir komisyon kurduklarını, gelen her çağrıyı tek tek incelediklerinin ve takip ettiklerinin altını çizen Nazlıaka, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Proje kapsamında Türkiye'nin şiddet haritasını çıkarmak istiyoruz. Bu şiddet haritasını çıkaracağız ki lokasyonel bazda nerede ne sorunu olduğunu daha rahat tespit edelim ve mücadelemizi daha kolay yapabilelim. Çünkü kadına yönelik şiddetle mücadele etmek için iki şey çok önemli. Birincisi eşitsizliği ortadan kaldırmanız gerekiyor, şiddeti besleyen şey, eşitsizlik. İkinci olarak da siz eğer bir şeyi ölçmezseniz onu yönetemezsiniz. Bu yüzden bu şiddet haritasını mutlaka çıkaracağız." 

Konuşmaların ardından partiye yeni üye olan 82 kişiye rozet takma ve plaket töreni gerçekleştirildi.

Editör: TE Bilisim