Çiçek korkunç bir hastalıktı. 3000 yıl önce Mısır veya Hindistan’da ortaya çıktığı düşünülen hastalık, 20. yüzyılda 300 milyon insanı öldürdü.
- 18’inci yüzyılın başlarında sadece Avrupa’da her yıl 400 bin kişinin ölümüne neden oluyordu.
- Çiçek hastalığına yakalanan 3 yetişkinden biri, 10 bebekten 8’i hayatını kaybediyordu.
- ABD’de 1721’de başlayan salgın Boston’da nüfusun yüzde 8’ini yok etmişti.
- 1950’lere gelindiğinde her sene 50 milyon insana hastalık bulaşıyordu.
- Hastalık var olduğu son yüzyıl içinde 500 milyon kişinin ölümüne neden oldu.
Hayatta kalsanız bile etkileri devam ediyordu, kör olanlar veya vücudunda büyük izler taşıyanlar vardı.
Tüm vücut sızlar, yüksek ateş, boğaz ve baş ağrısı olur, nefes almakta zorlanma yaşanırdı. Daha kötüsü korkunç görünen döküntüler meydana gelirdi. İçi irin dolu sivilceler; kafada, ayaklarda, boğazda ve hatta akciğerlerde çıkardı. Bu kabartılar kuruyup düştüklerinde geride şekil bozuklukları bırakırdı, bazı insanlar söz konusu izler nedeniyle intihar ederdi.
Bulaşma şekli Covid’e benziyordu; havadan damlacık yoluyla ya da temasla, virüsün bulaştığı yüzeylere, eşyalara dokunma ile geçiyordu. Kuluçka süresi 10-14 gündü.
Ve insanlık tarihi kadar eski olan çiçek hastalığına bir çözüm bulunamıyordu.
Tedaviler arasında tuhaf ve işe yaramaz seçenekler mevcuttu. İnsanları sıcak odalarda tutmak, soğuk odada tutmak, kırmızı kumaşa sarmak gibi yöntemlerin yanı sıra bir doktor hastalara günde 12 şişe bira içmesini önermişti.
İlk kabul edilen aşı 1796’da İngiliz doktor Edward Jenner tarafından geliştirildi. Özellikle sütçülük yapanların çiçekten etkilenmediğini gözlemleyen Jenner, sığır çiçeği hastalığını geçirenlerin çiçek hastalığına karşı bağışıklık kazandığını ispat etmişti. Ancak aşıyı bulmak yetmiyor, insanları aşılamak da bambaşka bir operasyon ve medeniyet seviyesi gerektiriyordu.
Dünya Sağlık Örgütü tarafından 1967’de başlatılan küresel aşı kampanyası ‘Yaygınlaştırılmış Eradikasyon Programı’na kadar hastalık varlığını sürdürdü. 1979’da hastalık tamamen yok edildi. Bu sadece tıp değil insanlık tarihinin gelmiş geçmiş en büyük zaferlerinden biri olarak kabul edilecekti.
DOKTOR JENNER’IN HİKAYESİ
Çiçek hastalığına aşı geliştiren doktorun hikayesine geri dönelim. Bu da bizi Gloucester’de Blossom adlı bir ineğe kadar götürüyor. Blossom, süt sağan Sarah Nelmes’e sığır çiçeği hastalığı bulaştırdı. Sarah’ın elinde döküntü meydana geldi. Jenner, çalıştığı hastaneye getirilen genç kadına duyuma ve gözleme dayanan bilgiye (Sığır çiçeği geçirenler çiçek hastalığına bağışıklıdır) dayanarak bir deney uyguladı.
14 Mayıs 1796’da Jenner, kadının elinden aldığı örneği, bahçıvanının 8 yaşındaki oğlu James Phipps’in koluna sürerek küçük bir enfeksiyon yarattı. İyileştikten sonra da çocuğu küçük bir miktarda çiçek örneğine maruz bıraktı. Tahmin ettiği gibi çocuk çiçek hastalığına karşı bağışıklık kazanmıştı. Bu buluş iki yüzyıl sonra küresel olarak uygulanan ilk aşının çıkış noktası olacaktı. (65 yaşına kadar yaşayan James Phipps, Jenner’in cenazesine de katıldı.)
Jenner buluşunun ardından aşı için yollara düştü. Aşıyı üretmek, dağıtmak ve uygulamak bugün olduğu gibi o gün de sorundu. Aşının var olması daha fazla ineğin sığırcık virüsü taşımasına bağlıydı. Öyle ki Fransız doktorlar üretimin sürebilmesi için yavru iken hayvanlara sığırcık hastalığı enjekte ediyordu. Ama Jenner için bir başka büyük engel ise aşıya karşı olanların güvenini kazanmaktı. İlk itiraz, aşının tanrıya karşı çıkmak olduğunu söyleyenlerden gelmişti. Bu tarihe ilk aşı karşıtlığı olarak geçecekti.
Jenner, çiçek aşısı deneyini anlattığı makaleyi Kraliyet Tıp Akademisi’ne gönderdi ancak kurum onun fikirlerini reddetti ve daha fazla kanıt talep etti. Jenner aynı deneyi, aralarında 11 aylık kendi oğlunun da bulunduğu birçok çocuğa da uyguladı. 1798’de sonuçları kendi imkanlarıyla yayınladı. Jenner ayrıca aşı (vaccine) kelimesinin de mucidi sayılır. (Latincede vacca, inek anlamına geliyor.)
Jenner için hayat hiç kolay olmadı, onunla çokça dalga geçildi. Alaycı karikatürlerin öznesi oldu. Özellikle hasta bir hayvandan alınmış bir materyalin insanlara enjekte edilmesi tepkiler topladı.
1800 yılına kadar tüm dünyada yaklaşık 100 bin kişi bu ineklerin memelerindeki çiçek kabarcıklarından alınan sıvı ile aşılandı.19 ve 20’nci yüzyıllarda bilim insanları çiçek aşısını daha sofistike hale getirdi; ayrıca Jenner’ı izleyerek yeni aşılar geliştirdi. Yukarıdaki grafikte gördüğünüz ölümcül hastalıkların birçoğu bu aşılar sayesinde yok denecek kadar az.
OSMANLI ÇİÇEK AŞISINI YAPIYORDU
Edward Jenner, kendisinden önce sığırcık hastalığı geçiren ineklerin memelerinin çevresinin sivilceyle kaplandığını ve süt sağan kadınların ellerindeki çatlaklardan mikropları alarak bağışıklık kazandıklarını duymuştu. Ayrıca Osmanlı'da çiçek aşısının yaklaşık 100 yıldır uygulanmakta olduğunu bilgisine de sahipti. Ancak kitabında bundan bahsetmedi. Osmanlı ve aşı deyince Leydi Montagu'dan da bahsetmek şart. 1716 yılında eşi İngiltere'nin Osmanlı elçisi olarak atandı. 2 yılını İstanbul'da geçirdi.
İngiltere'deki arkadaşlarına İstanbul'daki izlenimlerini en ince ayrıntılarıyla anlatan mektuplar yazdı. Leydi Montagu Çiçek hastalığı geçirmişti ve yüzünde hastalığın izleri kalmıştı. İngiltere'de henüz bulunmayan çiçek aşısının İstanbul'da yaygın bir şekilde kullanıldığını hayretle gördü ve 2 çocuğunu İstanbul'da aşılattı. İstanbul'dan yazdığı mektuplarla ve Londra'ya döndükten sonra bizzat kendisi çiçek aşısını İngilizlere tanıttı. Jenner'in geliştirdiği aşı ise İstanbul'da ilk defa 1800'de yapıldı.
ÇOCUK FELCİ AŞISI 18 MİLYON ÇOCUĞU KURTARDI
Daha çok küçük çocukları etkileyen virüs, geri dönüşü olmayan felçlere neden oluyordu. Dışarıdan semptom görülmediği için çocuk felcinin bulaşıcı bir hastalık olduğunun kanıtlaması 20. yüzyılın başına kadar sürdü. Amerikalı doktor Jonas Salk ilk çocuk felci aşısını 1952'de geliştirdi. İlerleyen yıllarda hatalı bir aşı denemesi sonucunda 160 çocuk felç oldu, 10 çocuk hayatıunı kaybetti.
1988'de Dünya Sağlık Örgütü, Küresel Çocuk Felcini Yok Etme Girişimi'ni başlattı o zamandan bu yana çocuk felci vakaları yüzde 99 oranında azaldı. Aşı geliştirilmemiş olsa 18 milyon çocuğun felçli olacağı, 1,5 milyon çocuğun öleceği tahmin ediliyor.