Zonguldak limanı inşaatının 1950 ile 1953 yılları arasındaki döneme ait hiç yayınlanmamış fotoğraf kareleri ve yine o dönemde meydana gelen fırtına hasar fotoğraflarını Hollanda’dan temin etme serüvenimi yazmıştım…
1950 yılında inşaatına başlayan Zonguldak limanının yapımını üstlenen Hollanda şirketinin müdürü Menno Bey’in inşaatın her safhasında arşivlediği büyüklü, küçüklü 700’ün üzerinde fotoğraf karesi, kızı Marina ile iki yıl süren ikna görüşmelerimden sonra elime geçmişti. 2018 yılından bugüne üzerinden 5 yıl geçti…
Fotoğraflar Marina’da iken Hollanda’da Türkiye konsolosluğuna müracaat etmiş ve yine 1998 yılında Zonguldak’a gelerek, belediye ve TTK’ya fotoğrafları vermek istemiş ancak gerekli kabulü görmemiş. 2019 yılında fotoğrafları bana gönderdi. Ben de o tarihten bu güne kadar iki kez köşe yazımda bir kez de canlı yayında bahsi geçen kurumlara fotoğrafların değerlendirilmesi ve Marina’ya telif hakkının ödenmesi konusunda çağrıda bulunmuştum. Bu güne kadar kimse aramadı ve sormadı, paketi elime teslim eden posta memuru bile emekliye ayrıldı...
Bu kurumlara randevu talep edip bizzat başvuru yapma fikri bana da ters geldi... Marina’nın Hollanda’dan bizzat Zonguldak’a gelip yaptığı başvurusu bile geri çevrilmişti. Kapıdan geri çevrilmek bana çok kırıcı gelen bir durum. Daha önce başıma geldiği için böyle şevk kırıcı durumlara tekrar düşmek istemiyorum. Zaten teklif vermek yerine kurumların tarih ve kültürlerine sahip çıkıp teklif getirmesini beklerim.
Çağrım bütün kurumlara: ‘Zonguldak limanı inşaatı fotoğraflarına ilgi gösterecek kurumsal ya da özel sponsorların atacakları bir adımın, endüstriyel tarihimize ve kent kültürümüze katkıda bulunmalarına vesile olacaklardır…
İlgilenenlere şimdiden teşekkür ediyorum…
Marina’ya bu kadar zamandan beri geri dönüş yapamadığım için de mahcubiyetim var, hem kendi adıma hem de ülkemizin tanıtımı adına!
Anlayacağınız, fotoğraflar bende, sandıkta bekliyor!
Bu sandık olayı da ilk değil!
Geçmişte yaşanan bir sandık dolusu fotoğraf hikayesi daha var.
O olay ve olayın kahramanlarının başına gelenler bana da ders oldu.
O yüzden ikinci bir sandık vakası daha yaşayıp, Zonguldak tarih ve kültürünün hiç olup güme gitmesini de istemiyorum. Kayıt altına alınıp belgelenmesini istiyorum.
Emeklerin karşılığını alabilmek, hakkı sahibine teslim etmek çok güzel bir duygu çünkü…
Bu bağlamda; kentin değerleri için emek harcarken, mahalle bakkalının borç defteri kredisi kadar değeri olmamalı insanın!
FOTO BAYSAL’IN SANDIĞI…
Nazım Baysal 1927 yılında Yugoslavya’dan Zonguldak’a gelir. Çeşitli işler yaptıktan sonra alamünit (şipşak) makine ile fotoğraf çekmeye başlar, daha sonra Zonguldak’ın ilk fotoğraf stüdyosunu kurar. Oğlu Kemal Baysal’ı iyi bir fotoğrafçı olarak yetiştirir. Kemal Baysal daha sonra Zonguldak’ta kazandığı deneyimini dünya çapında kullanmak üzere şehirden ayrılır. Baba Nazım Baysal, yakın bir zamana kadar aynı isimle anılan Gazipaşa Caddesindeki kendi stüdyosunda fotoğrafçılık işlerine devam eder. Zonguldak’ın tarihsel arşivi olabilecek fotoğrafların yanında, Zonguldak halkının fotoğraf ve aksesuar malzemesi hizmetini de verir.
1940’lı yıllarda yanına çocuk yaşta “Hüseyin Tilki”yi çırak olarak alır, yetiştirir ve mesleği öğretir. Hüseyin Tilki, Nazım Baysal’la beraber yıllarca çalışmıştır. Ustasının işi devredip İstanbul’a gitmesinden sonra Hüseyin Tilki işleri devam ettirir. Meslektaşları Birol Üzmez, Ertuğrul Ünal ile birlikte çalışırlar, Fahri Bozbaş onlara yardım etmektedir.
Fotoğraf stüdyosunda çalışmalar devam ederken, stüdyonun deposunun bir köşesinde, ayak altında duran tozlu bir sandık Fahri Bozbaş’ın dikkatini çeker. Uzun yıllar atıl bir şekilde bekleyen sandığı merak eder ve arkadaşlarına "açıp bakalım der..."
Sandığı açarlar, tam bir hazine sandığıdır. Nazım Baysal ve oğlu Kemal Baysal’ın 1930 yılından itibaren eski Zonguldak fotoğraflarının saklandığı sandıktır. Zonguldak’ın tarihini barındıran arşivi kente kazandırmak isterler. Dönemin Belediye Başkanı Zeki Çakan’dan yardım isterler.
Nazım Baysal adına 1985 Yılında meslektaşları Birol Üzmez, Fahri Bozbaş ve Ertuğrul Ünal ortak çalışması olan Zonguldak’ın ilk fotoğrafçılarından Foto Baysal arşivinden derlenen “Bir Zamanlar Zonguldak” isimli sergisini açarlar…
İlk kez eski Zonguldak tarihi fotoğraflarından oluşan sergi Zonguldak Belediyesi ve başkan Zeki Çakan sponsorluğunda düzenlenir ve halkla buluşur. Bu sergi aynı zamanda Nazım Baysal fotoğraf arşivinin ilk gün yüzüne çıkma ve halkla buluşma sergisidir. Sergi büyük ilgi görür, adeta Zonguldak’ın kuruluş hikayesinin belgeselidir. Sergiden sonra fotoğraflar kopyalanır ve yaygınlaşır. Bugün sahip olduğumuz 1930 sonrası Foto Baysal Zonguldak fotoğrafları kent tarihine ve kültürüne ışık tutan önemli arşivlerden biridir.
Bu konuyu Fahri Bozbaş ve Birol Üzmez sosyal medyadan Zonguldak Nostalji Grubunda yorumladılar:
Fahri Bozbaş’ın kaleminden:
Sakıncalı Piyade olarak askerliğimi bitirdikten sonra bir yaşındaki oğluma süt parası nasıl kazanırım diye pürtelaş giriştiğim bir iş alanıydı fotoğrafçılık. İstanbul’da gazetecilik öğrenimi yıllarında Zenit-E ve babamdan kalma Agfa makinalarla işin sanatsal boyutunu takip etmiştim. Aynı makinalar ekmeğimi kazanırken de araçlarım oldu. Estetik yanım hep vardı. Bu Ertuğrul’da bir eksik değildi. Ertuğrul da askerden yeni gelmiş sayılırdı ve yeni yeni başlayan renkli laboratuvar işini geliştirmek için çırpınıyordu. Senin olaylara hep fotoğraf sanatçısı yorumu ile yaklaşman bizim bu güzel birlikteliğimize ışık oldu. Sen o günlerde hep “bir sergi açalım” diyordun. Foto Baysal’daki negatiflerin önemini görüp de sana “işte bir sergi için bir sandık dolusu negatif” dediğim anı ve senin yaşadığın heyecanı unutamam. Sen o günlerde Foto Turan’da oluyordun. Zonguldak Belediyesi Halkla İlişkiler Servisindeki işine sergiden sonra başlamıştın.
Nazım Baysal Fotoğraflarının ortaya çıkmasından sonra İstanbul’dan ipek kart almak için nasıl bir imece oluşturmuştuk, unutamam. Sanırım 145 fotoğraf basmıştın. Bunların 40’a yakını büyük boyutlardaydı. Sergiledikten sonra Belediye Başkanı Zeki Çakan fotoğrafları vermek istememişti. Çerçevelerinden çıkartarak metazori almıştık fotoğrafları. Çünkü başka yerlerde de sergilenmesini istiyorduk. Ne yazık ki; sergi süresince çekimler yapıldı ve bu kopyalar birçok kişinin “özel arşivi” oldu. Daha sonra bu fotoğrafları takvim yapraklarında, ajandalar da, çerçeveli – çerçevesiz lokanta veya değişik iş yerlerinin duvarlarında gördük. Sergiler devam etti. Ankara, İzmir, İstanbul… Fakat fotoğraflar her sergi sonrası eksilmeye başladı ve koskoca bir arşiv negatifleri ile yok olup gitti. Bence şu an en belirgin olan, masraflarımızı karşıladığımız Kenan Duru beyin TTK adına satın aldığı fotoğraflar. Tabi, onlar da yağmalanmamışsa! Bütün bunları Facebook’da “Zonguldak Nostalji” grubunda da görebiliriz. Biz üç kafadar olarak kömür yükleme önündeki fotoğrafımız bu arşivde yoktur. Fakat Foto Baysal’ın dükkân fotoğrafı vardır.
Birol Üzmez’in kaleminden:
Çok büyük aptallık ettik o negatifleri koruyamamakla. Şimdiki aklım olsaydı hepsinin saklanması için elimden geleni yapardım. Ertuğrul, ben, Fahri belgeselin ne olduğunu henüz bilmiyorduk. Hüseyin amca hayattaydı oğlu daha küçüktü. Sadece bizim sergiye kazandırdıklarımız madalyonun Zonguldak bölümüydü. Bartın, Ereğli, EKİ’nin işletmeleri yüzlerce negatif film vardı. Zonguldak Ereğli yolunun tek tek taş döşenirken çekilmiş fotoğrafları vardı. Onları serinin dışında tutmuştuk. Sergi bitince Zeki Çakan’a yalvardık bu fotoğrafları Belediyenin arşivine katın diye ikna edemedik. Sonra Fahri bazı girişimlerde bulunarak EKİ’yi ilgilendiren fotoğrafları kuruma satabildi. Tabi bizim sadece baskı masraflarımızı karşılayacak bir bedel değildi. Nazım beyin stüdyo da çektiği negatif arşivi vardı. Mustafa Şengerze amca vardı o bu portrelerden anlıyordu. Birol bunlar çok değerli portreler, bunlardan da bir şeyler yapılır." Nazım beyin nasıl titiz bir insan, kart banyosundan film banyosuna kadar ışığı nasıl ustalıkla kullandığını anlatmıştı bize. Sonunda sergi bir kaç yeri dolaştı. Bu sergi sayesinde insanlar Zonguldak’ın eski halini tanımış oldular…
Yüksel Yıldırım-22 Ağustos 2023
Zonguldak Nostalji