Şeyh Edebali hazretleri ne güzel söylemiş. Evet bence de en güzeli,  karşılık beklemeksizin insanlara faydalı olmak. Bunun için illa ki siyasetçi olmaya da gerek yok, herkes kendi konumunda bunu başarabilir. Hiç bir şey yapamasak da evimizin etrafına bir fidan dikebiliriz mesela. Yolda ayağa takılan bir taşı kenara koyup insanların yolunu açabiliriz hiç olmazsa...

Zonguldak'ın en büyük sorunlarından biri işsizlik ise diğeri ulaşımdır. Hafta sonu Zonguldak'ın en büyük ulaşım sorunlarından birine nihayet çözüm bulundu. Hiç yormadan, kasmadan 5 dakikada Kilimli'ye gidip gelmek artık mümkün.

Ne çileli yoldu Kilimli güzergahı!

Gazipaşa trafiğini aşacaksınız, eğer TIR yolu tıkamamışsa Kadırga yokuşunu tırmanacaksınız, sonra Emirgan'dan itibaren 5-10 kez inip çıkacaksınız. Hele ki önünüzde bir ağır vasıta denk gelmişse vay ki halinize... 10 kilometrelik yolu 30-40 dakikada ancak alabilirdiniz. Yoldaki çukurların açtığı tahribat ise cabasıydı...

Yeni tünel ve sahil yolu ile birlikte hiç trafiğe takılmadan, dümdüz yolda 5 dakikada Kilimli'ye ulaşılabilecek. Bugün bizlerin kullandığı o yollardan yarın yeni nesiller geçecek.

Vergisini verdiğimiz, gölgesinde huzur bulduğumuz ay yıldızlı devletimizin açtığı bu yol hepimizindir.  

Ulaşım sorununun çözülmesi, bölgeye daha çok yatırım, üretim ve istihdam getirecektir.

Darısı yapılmayan yolların ve projelerin başına olsun...

Şükürler olsun.

Vatanımız milletimiz sağ olsun.

HER ŞEY İYİ GÜZEL DE...

Yapılan hizmete nankör olmak ne kadar kötüyse, eksikleri görüp kabullenmek de bir o kadar erdemdir. İnsanları bu eksikliği dile getirdi diye toptancı bir bakışla sindirmek ayıptır. Bazıları "İşte sahil yolu açıldı, bakın deniz yutmadı" diyenler var. Belli ki güzelim sahil yolunun deniz dalgalarından zarar görmemesi için tedbir alınmasını isteyenlerden rahatsız olmuşlar. Boşuna rahatsızlık duymuşlar.

Eğer akılcı, kalıcı bir çözüm bulunmazsa her kuvvetli fırtınada o yol zarar görecek. Zamanında keşke önlemi alınsaydı. Bari bundan sonra önlem alınsın.

Dediğimiz budur.

RANGA GURU

Bazen de insan karşısındaki kişileri eleştirirken çok acımasızdır. Kendi yapmadığı, emeğini çekmediği şeyleri bir kalemde harcayıverir.

İşte Ranga Guru olayı da tam bunu anlatıyor. Sizi bu çarpıcı durumla baş başa bırakayım: 

Hindistan’da 'Renklerin Ustası' anlamına gelen Ranga Guru adında bir ressam varmış. Bu ünlü ressamın bir öğrencisi eğitimini tamamlamış, son resmini yapıp hocası Ranga Guru’ya götürmüş ve resmini değerlendirmesini istemiş.

Ranga Guru resme bakmış ve şöyle demiş: “Sen artık büyük bir ressamsın. Resmini halk değerlendirsin. Bu resmi al, şehrin kalabalık bir meydanına as. Yanına da bir kırmızı kalem ile şu yazıyı bırak: “Lütfen beğenmediğiniz yerlere çarpı koyunuz.”

Öğrenci söyleneni yapmış ve birkaç gün sonra resme bakmaya gittiğinde görmüş ki, emeğini ve yüreğini ortaya koyarak yaptığı tablo, kırmızı çarpılarla doldurulmuş. Öğrenci buna çok üzülmüş. Tabloyu almış ve hocasına götürmüş.

Ranga Guru, öğrencisine üzülmemesini söylemiş ve aynı resmi yeniden yapıp yanına da yağlı boya ve fırça ile birlikte şu yazıyı bırakmasını söylemiş: “Lütfen beğenmediğiniz yerleri düzeltiniz.”

Öğrenci birkaç gün sonra gidip bakmış, tabloya kimse dokunmamış. Bu duruma çok sevinerek durumu hocasına anlatmış. Ranga Guru şöyle demiş: “Sen ilk seferde belki de hayatında hiç resim yapamayan insanlara fırsat verdin ve acımasız eleştiriler ile karşılaştın. Bu duruma çok üzüldün. İkinci sefer ise hataların düzeltilmesini istedin. Oysa kimse konuyu düzeltmeye cesaret edemedi. Çarpı koymak, beğenmemek, karalamak, kolaydır. İnsanoğlu başkalarında kusur aramada pek aceleci ve pek acımasızdır…”

İlk ders Zonguldak'ta verildi... İlk ders Zonguldak'ta verildi...

 

Editör: TE Bilisim