"Ana rahminden geldik pazara,
Bir kefen aldık, döndük mezara."
Yunus Emre ne güzel ifade etmiş!
Ama gelin görün ki insanoğlu, hiç ölmeyecekmiş gibi hareket ediyor.
Vuruyor, kırıyor.
Yakıyor, yıkıyor, öldürüyor.
Dün ak dediğine bugün kara diyor.
Üç günlük dünya için fırıldak oğlu fırıldak oluyor.
Bir birine demediğini bırakmayan insanlar, bir bakıyorsunuz can ciğer sarması olabiliyor.
Samimiyet mi, o da ne..!
İlişkilerde en büyük motivasyon, çıkar duygusu.
Sevmek saymak, güvenmek hak getire...
Hal böyle olunca hiç bir şey şaşırtıcı gelmiyor.
Dünyada huzur ve güven yok.
Her şey var ama bereket yok.
Sebep, doymak bilmeyen hırslarımız.
Doğayı kirleten, su kaynaklarını israf eden, ahengi bozan varlığız vesselam...
İnsanoğlu normale dönerse, dünyamız da normale döner.
Huzur ve bereket geri gelir ümidindeyim.
UNUTMADIK, UNUTAMADIK...
Türk siyasi tarihinin en karakterli liderlerinden Muhsin Yazıcıoğlu'nu kaybedişimizin üzerinden 14 yıl geçti.
O kaybetmedi, aksine şehitlik mertebesine erdi.
Ama ülkemiz tarihinin en karakterli siyasetçisini kaybetti.
Allah gani gani rahmet etsin.
Onunla beraber helikopterde bulunan gazeteci meslektaşımız İsmail Güneş'i de rahmetle anıyorum.
Onu karlar üstünde koyanlara Allah'tan lanet diliyorum.
Merhum Yazıcıoğlu, her görüşten insanın saygı duyduğu bir isimdi.
Toplumun ekserisi tarafından çok takdir edilse de siyasi bakımdan aynı ölçüde destek göremedi.
Vefat edince herkes dizini dövdü.
Yıllar önce, İslam'ı çağın gerisinde gören şaşı zihinlere verdiği cevabı, bu vesileyle hatırlatmak istiyorum:
-Sömürüye ve köle düzenine son veren İslam mı karanlıkların dünyasıdır?
-Kız çocuklarının diri diri toprağa gömülmesine son veren ve kadını gerçek değerine ulaştıran İslam mı çağın gerisindedir?
-'İşçiye sırtının teri kurumadan ücretini ödemeyi' emreden Peygamberimiz mi çağın gerisinde kalmıştır?
-Çamurlar içerisinde bir dilim ekmek almaya çalışan çabalayan insan manzaralarının olduğu günümüzü düşünecek olursak "Komşusu aç gezerken, tok yatan bizden değildir" diyen iki Cihan Sultanı mı çağın gerisinde kalmıştır?
Daha bu ve bunun gibi nice hakikatleri açıkça söyleyerek, tarihe not düşmüş bir siyasetçiydi.
Görüş ve duruşunu zamana, mekana, konjonktüre göre değiştirmeyen bir isimdi.
Türk siyasetinin karakteristik "Dün dündür, bugün bugün..." handikabına hiç düşmeyen siyasetçilerdendi.
Ve "Bir saniyesine bile hakim olamadığımız, hükmedemediğimiz bir hayat için bu kadar fırıldak olmanın anlamı yoktur." diyerek göçtü bu dünyadan.
Mekanı cennet olsun.
Yattığı yer nur dolsun.
Yazının başlığında da belirttiğimiz gibi
"İyiler kaybetmez, kaybedilir".
O, şehit oldu, Rabbine kavuştu.
Ama halk iyi bir lideri kaybetti.