Ya iskeleler: Her biri ayrı ufka giden ve gelen vapurların halatlarla hayata bağlandığı iskeleler…
Yolcu, erzak, kömür taşıyan, Zonguldak’ı uzak diyarlara halatlarla bağlayan iskeleler…
İskele babaları; boyunlarında kalın kalın halat sarılan, boğulasıya sıkılan halatlar…
Palamarın kancasından, gerilen halatlardan süzülen sulardan pas ve yosun tutan iskele babaları.
Kömürün limanı derler ona, sanırlar ki, kömürün karası gibi denizi de kara. Dumanlı, isli gemiler, istimli düdükler, sisli denizler gibi soluk ve kirli zannederler.
Vardiyadan çıkan madencilerin yüzündeki kara gibi kömür karasıdır Karadeniz’in mavi suları.
Sıradan bakan gözlerle göremezsin bu güzelliği. Şairlere neden ilham olmuş sanırsın, neden her mısrada farklı bir renk olmuş kömürün limanı.
Vapuru, Çektirmesi, Maçunası. Burası kömürün limanı… Zonguldak Limanı…
İçeride kıçtan kara gemiler
Açıklarda demirlerler
Kömürün limanında sıra beklerler
Sırası gelen terk eder
Başka limanlara rota çizer
Giden bizim gelen bizim
Burası kömürün limanı