Beslenmesi yasak olan fakat yasakları çiğnemek adetimiz olduğundan dolayı çok fazla beslenen bir köpek cinsi var! Adı pitbull.
'Pitt' ne demek bilir misiniz? Arena demek. Yani arenada dövüştürülmek üzere üretilen vahşi bir cinsin adı.
Köpek cinsleri arasında en vahşi olarak bilinen Pitbull köpekleri can yakmaya devam ediyor.
Her ne kadar bazı kişilerce eğitileceğine inanılsa da, öldürmeye güdülenmiş bir savaş köpeği olmaları hasebiyle şehirlerde, apartman bahçelerinde beslenmeleri kesinlikle yasaklanmalı. Görüldüğü yerde yetkililere ihbar edilmeli.
Nasıl aslanlar, kaplanlar, ayılar doğada yaşıyorsa, pitbull köpekleri de aynı şekilde insanların bulunduğu ortamlardan uzak tutulmalı.
Gaziantep'te yaşanan pitbull vahşeti, bunu açıkça gösterdi. Küçük Asiye'nin güzelim yüzünü parçalayan pitbullara karşı caydırıcı tedbirler alınması gerektiğini tekrar hatırladık. Keşke daha caydırıcı tedbirlerle bunlar hiç yaşanmasaydı.
Besleyenler tarafından sürekli olarak "yanlış eğitiyorlar ondan saldırıyor" denilerek savunulmasına rağmen neden sadece bu ırkın bu kadar yanlış eğitildiğine anlam veremiyorum. Neden kimse golden retriever yada collieleri yanlış eğitmiyor?
SOKAK KÖPEKLERİ MESELESİ
Bazı aşırı hayvan severler ise bizi hiç şaşırtmıyor. Neymiş, pitbull olayı yüzünden bütün sokak köpekleri yok edilecekmiş. Hatta Hayvanları Koruma Derneği, pitbulların yüzünü parçaladığı Asiye'nin ailesine dava açacakmış.
Şehir merkezlerinde sürü halinde dolaşan köpekler de tehlikeli olabiliyor. Her köşe başında 8-10 köpek bir arada. Bazen ansızın bir araca veya bir şahsa saldırabiliyorlar. Bu sorun sadece Zonguldak'ta değil, hemen bütün şehirlerde yaşanıyor. Bu konuda hayvanların doğaya salınması, sokaktakilerin kısırlaştırılması veya standart barınaklar yapılması ve oralarda beslenmesi gerekiyor.
Köpekler sadık hayvanlar olarak bilinse de hepsi için geçerli değil bu. Bu bakımdan her köpeğin dostluğuna güvenilmemeli, pitbull gibi olanlar toplumdan uzak tutulmalı.
Bunları dillendirmek hayvan düşmanlığı değil. Yaratılanı, Yaradan'dan ötürü sevdiğimiz gibi hayvanları seviyoruz. Bir farkla ki, yırtıcı olanların kendi doğal alanlarında yaşaması gerektiği gibi...
Ben şahsen köpekleri ve kuşları özellikle severim.
Köyde küçükken Gümüş isimli Kurt kırması siyah beyaz bir köpeğimiz vardı. Gurbete okumaya gidince(orta okul ve lise yıllarımda) en çok onu özlerdim. Hafta sonları köye gittiğimde eve 200-300 metre kala kokumu alır, koşarak yanıma gelirdi. Ön ayaklarıyla göğsüme atlar, adeta sarılırdı. Benim için unutulmaz bir karşılama olurdu.
Şu anda da evimizde muhabbet kuşu besliyoruz. Paşa'mıza gözümüz gibi bakıyoruz. Onlarsız hayat tatsız tuzsuz yemeğe benziyor. Bu bakımdan işkenceye, aç susuz bırakılmalarına şiddetle karşıyım.
Öte yandan köpeğe bakarken özel mamalar alıp, çok ciddi masraflar yapıp, aç gezen insanları unutmak ise vicdansızlık gibi geliyor bana. Biri el açınca yüzümüzü buruşturup 2 lira parayı zor veriyoruz. Ama beslediğimiz hayvana aylık 500-1000 TL'yi övünerek veriyoruz. Bu acı çelişkiyi dikkatlerinize ve vicdanlarınıza havale ediyorum.
İKİ AYAKLI TEHDİT
Bakın dünyada Almanya merkezli istatistik şirketi Statista, dünyada her yıl yaklaşık 35 bin insanın köpek saldırılarında hayatını kaybettiğini açıkladı. Şirket raporuna göre sivrisinek, insan ve yılandan sonra, dünyadaki en ölümcül 4'üncü canlı köpekmiş. İnsana en çok zarar veren ikinci varlık yine kendi türü olan insan imiş. İşte burası insanı derinden yaralıyor.
Köpeklere, sivrisineklere ve yılanlara karşı bir nebze önlem alınabilir ama aramızda dolaşan iki ayaklıları ne yapacağız, işte bunu bilmiyorum. Çünkü görüntüde onlar aynı bizim gibi insan. Annesini babasını kesen, evladını cami avlusuna bırakan, kendi çıkarı için insanları yok etmekten çekinmeyen, durduk yere kan akıtmaktan zerre miktarı vicdanı sızlamayan iki ayaklı türdeşlerimiz var.
Allah bizi ve çocuklarımızı merhametsizlerle karşılaşmaktan korusun.