Sayıştay'ın Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) için hazırladığı 2017 denetim raporunda 3 yılda 840 kaçak ocağın tespit edildiği bilgisi verildi. İşçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin hiçe sayıldığı kaçak ocaklarda, binlerce işçi ölümün kıyısında çalışmak zorunda kalıyor. Yine Sayıştay raporuna göre 1992-2017 yılları arasında 129 işçi bu ocaklarda can verdi.

Konuyla ilgili konuştuğumuz GMİS Genel Başkanı Hakan Yeşil, “İstihdam politikalarının yeniden gözden geçirilmesi ve işsizliğin önlenmesi koşulundan başka çözüm yok” dedi. Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şube Başkanı Erdoğan Kaymakçı da, polisiye önlemlerle sorunun çözülemeyeceğine, hükümetin bir an önce TTK’ye gereken sayıda işçi alması gerektiğini vurguladı.

KAÇAK OCAKLAR KANAYAN YARA

“Kaçak ocaklar Zonguldak’ımızın kanayan yarası” diyen Genel Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Hakan Yeşil şöyle konuştu: “Yani buralarda kaçak bir şekilde üretim yapıp hayatta kalmaya çalışan, ailesini geçindirmeye çalışan insanları çok da haksız bulmuyoruz. İmkan var da mı bu insanlar gidip kör kuyulara giriyor. Kötü şartlarda, hayati tehlikenin yüksek olduğu bir yerde kimse çalışmak istemez. İnsanların hayatlarını devam ettirmek için girdikleri bir yol. Tabi bu durum kötü sonuçlar doğuruyor. Gördük de. Çözüm aşamasında, Zonguldak’ta bir tane TTK var zaten. Yani 1500 işçi alındı. 40 bin civarında bir başvuru yapıldı. Bu memlekette işsizliğin ne kadar çok olduğu yapılan başvurularla belli.

Bu insanlar da yerin altın zor şartlarda çalışmayı kabul edip başvuru yapan insanlar. Bir norm kadromuz var. Çalışan yerimiz de var: kurumumuz da buna müsait. Biz üretmek istiyoruz. Ve ne kadar çok insan, o kadar üretimdir. Böyle bir işyerimiz varken bu insanları kaçak ocaklara mahkum etmek doğru değil. Önümüzdeki 100 yıl yetecek kadar yer altında kömürümüz var. Ama çıkaracak kapasitede norm kadromuz yok. Bence çözüm aşamasında bu insanlara buralarda iş verilebilir. Hem bu insanlar geçimlerini sağlarlar hem de Türkiye ekonomisine katkı sağlamak için beraber kömür çıkartırız yerin altından. Sorun bu şekilde çözülebilir.”

Ölüce Feneri Ölüce Feneri

ÇALIŞAN SAYISI 40 BİNLERDEN 8 BİNLERE DÜŞTÜ

Zonguldak’ın TTK ile özdeşleşen bir şehir olduğuna ve çalışmak için başka bir alternatifi olmadığına vurgu yapan Yeşil, “Kurumumuzdaki çalışan sayısı 40 binlerden 8 binlere düştü. Bir alternatif olmadığı için memleketimizden göç ediyorlar. Yani geçim sıkıntısı gerçekten büyük. Türkiye şartları zaten zor. Kimse istemez arkadaşlarının, dostlarının, akrabalarının gurbette çalışmasını” diye konuştu.

KAÇAK OCAKLAR POLİSİYE ÖNLEMLERLE ENGELLENEMEZ

Kaçak ocakların Zonguldak’ın uzun yıllardır yaşadığı acı bir gerçek olduğunu ifade eden Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şube Başkanı Erdoğan Kaymakçı, şunları söyledi: “Kaçak ocak faaliyetleriyle ilgili maden mühendisleri olarak yapılması gerekenleri geçtiğimiz yıllarda defalarca söyledik, ilgili bakanlara ilettik, Zonguldak Valiliğine ve yörenin siyasilerine de ilettik. Mühendislik bilim ve tekniğinin uygulanmadığı işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin hiç alınmadığı bu tür yerlerde çalışmanın sonuçta insanlara ölüm getireceği belli. Burada çalışan kişiler de bunu biliyorlar ancak işsizlik had safhada. İnsanlar da geçinmek durumunda.

Dolayısıyla çok büyük bir risk taşısa da insanlar her şeyi göze alarak ruhsatsız, sigortasız, sosyal güvenceden yoksun olan böyle yerlerde çalışmak zorunda kalıyor. Bunu polisiye önlemleriyle, güvenlik önlemleriyle ocakları kapatarak, bombalayarak engelleyemezsiniz. Bu kaçak işyerleri imha ediliyor ama sonuçta hemen yanından bir başka ocak açılarak faaliyetler devam ediyor. Ta ki burada bir facia yaşanınca, ölümler yaşanınca kaçak olduğu ortaya çıkıyor. Ondan sonra buraları çalıştıranlar, hayatını kaybedenlerin kaçak ocağın sahibi olduğu söyleniyor. Zonguldak’ta bunu çok sık yaşadık, halen de yaşıyoruz. Bu ülkedeki istihdam politikası değişmedikçe, insanların bu çaresizliği önlenmedikçe bu tür facialardan kaçınmak ne yazık ki pek mümkün görünmüyor.”

ÖLÜM BELKİ AMA AÇLIK GARANTİ

Rödovans yöntemiyle üretim yapan işyerlerinin sahiplerinin, kendi sahaları içinde kaçak ocak faaliyetlerinin yürütülmesine izin verdiğini, bu kaçak faaliyetten pay aldığı söylentilerinin olduğunu aktaran Kaymakçı “Dolayısıyla çok sıkı güvenlik önlemleri alarak bu durumun önüne geçilmiyor. İstihdam politikalarının yeniden gözden geçirilmesi, işsizliğin önlenmesi koşulundan başka çözüm yok bu bölgede. İnsanlar çaresiz, böyle yerlerde ölümün olduğunu bile bile çalışmak durumunda kalıyorlar. Hatta bu Soma faciası sırasında basına da yansıdı. Bir işçi için yer altında ölüm belki, ama açlık garanti. O yüzden yer altına girip çalışmak zorunda kalıyoruz demişti. Böyle bir çaresizlik var burada. Bunun önüne geçilmesi lazım. Böyle yerlerde çalışmaya kader dememiz mümkün değil. Çünkü bu tür yerlerde çalışma kesinlikle ölüme davetiye çıkarmak. Başka bir anlamı yok bunun” dedi.

TTK’NIN ÇOK FAZLA İŞÇİ İHTİYACI VAR

TTK’nin işçi ihtiyacı olduğuna da dikkat çeken Kaymakçı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Geçmişte 40-50 bin civarı çalışan vardı bu bölgede. Türkiye’nin Almanya’sı olarak nitelendirilen bir bölgeydi. Ağır sanayii bölgesiydi. İş için buraya gelen çok sayıda insan vardı. Ancak 1980’lerden sonra tüm dünyada esen liberalleşme rüzgarları, yeni dünya düzeni dedikleri sistem sonucunda bu tür kamu kurumlarında çalışan sayısında azaltıldı. Özelleştirmelere davetiye çıkarıldı. Ve çalışan sayısı 40-50 binlerden 8 binlere kadar indirildi. Şu anda TTK’nin üretimi de düşmüş durumda. Yıllık 1 milyon tonun neredeyse altına düştü üretim. Zor bir bölge burası. Yer altı yapısı çok süreksizliklere uğramış, faylı bölge, sürekli yer altındaki kömür damarlarını arayıp bulmak zorundasınız.

Dolayısıyla kömürün çıkartılabilmesi için emek yoğun bir teknoloji gerekiyor. Yani ne kadar çok kişi istihdam ederseniz o kadar fazla üretim yapabilirsiniz demek. Dolayısıyla burada çalışan sayısı artırılacak ki üretim artsın. Ancak hükümetin uyguladığı ekonomi politikaları sonucunda buraya işçi almak da mümkün değil. Hükümet son süreçte 1500 kişilik bir işçi alımı yapıldı ama neredeyse buna yakın da bir emeklilik söz konusu. Dolayısıyla şu anda kurumdan aldığımız bilgiler, bizim de yerinde yaptığımız gözlemler sonucunda üretime hazır olarak nitelendirebileceğimiz damarlar mevcut. Ancak buna rağmen bu istihdam politikası bunun önünde engel. Üretimin artırılmasının biricik yolu istihdamdan geçiyor.”

KAÇAK OCAKLARI DEVLETİN BÜTÜN KURUMLARI BİLİYOR

TTK’den emekli Yazar Kadir Tuncer de rödovans sahalarını kiralayan kişilerin, maliyeti azaltmak için çalıştırdığı işçi sayısını az tuttuğunu, ‘yarısı benim yarısı senin, ya da çıkardığın kömürü piyasadakinin 3’te birine bana satacaksın’ diyerek kendi sahası içerisindeki yerleri kiraya verdiğini söyledi. “Üretim yıllarca böyle devam etti” diyen Tuncer şöyle konuştu: “Bunun devletin bütün kurumları biliyordu. Hatta kamuoyundan tepki oluştukça, demokrasi güçleri bu olaya tepki koydukça jandarma baskınlara başladı. Gelik bölgesinde jandarmayla çatışma yaşandı. Sonra geri çekildiler. Niye müdahale etmiyorlardı? Çünkü TTK’ye kömür lazımdı. Kömürün bir şekilde çıkartılması lazımdı. TTK alacağı işçinin maliyeti çok yüksek olduğu için işçi almıyor. Bu yüzden de göz yumuyordu.” 

KİMSE HOBİ OLSUN DİYE YER ALTINA GİRMİYOR

Daha önce özel bir madende çalıştığını, madenin kapanması nedeniyle inşaat işlerine başladığını söyleyen Göksel Gidici de, “Zonguldak gözden çıkarıldı. Küçüldü, küçültüldü. Bir ülkeye bakıyordu Zonguldak. Şimdi bir ülke Zonguldak’a bakamıyor. TTK’den başka iş olanağı da yok. İnsanların kaçak ocaklara yönelmesinin sebebi de zaten o. Yani kimse yerin altına hobi olsun diye, zevk için girmiyor, mecburiyetten. İş yok, yatırım yok. Zonguldak milletvekillerinin Zonguldak için yaptığı bir şey yok. Çaycuma sanayi şehri olabilir dendi hiçbir yatırım yapılmadı. Hiçbir şey yapılmadı. Yapılmayacak da böyle giderse. Bir kızım var. Okuyup meslek sahibi olmasını dilemekten başka bir şeyim yok. Burada ekmek yok, burada geleceği yok. Zonguldak göç veriyor sürekli” diye konuştu.

BASINA YANSIMAYAN BİR SÜRÜ KAZA OLUYOR

5 Nisan kararları sebebiyle resen emekli edildikten sonra çay ocağı işleterek geçimini sağlayan eski TTK işçisi Fahri Öztürk, şunları dile getirdi: “5 Nisan kararlarından sonra devlet bölgemizde bulunan TTK’yı küçültmeye gitti. Bu yüzden işçi alımları olmayınca insanlar hayatlarını dışarıda kazanmaya çalışıyorlar ya da kaçak ocaklar dediğimiz yerlerde çalışmaya gidiyor. Özellikle geçim sıkıntı çeken emekli insanlar buralarda çalışıyor. Ulusal basına yansımayan bir sürü kaza oluyor. Geçenlerde TTK’ye bin kişi alacağı dediler, on binlerce başvuru oldu.” Madenlerde işçi sayısının azalmasıyla birlikte esnafın da zor durumda olduğuna dikkat çeken Öztürk, “Esnaf vergisini, sigortasını, vergisini ödeyemiyor. Zonguldak’ta borçlu olmayan esnaf yok. Kapanan yer çok. Zonguldak’ta kiralık yer bulamazdınız şimdi her yer kiralık. Eskiden çok yüksek hava parası verilirdi, şimdi her yer boş. Kapatacak çok insan var ama borçtan dolayı kapatamıyor. 90’larda 25 bin civarı işçi çalışıyordu şimdi 7-8 binlere indi. Hareket olmayan yerde esnaflık olmaz.”

KİMSE MEMNUN DEĞİL

14 ay önce TTK’dan emekli olan ve şu anda işçi kahvesi işleten Cemal Cansızoğlu, “Zonguldak ekonomisi bitti gibi. Esnaf dahil kimse işinden gücünden memnun değil, herkes sıkıntılı. Çok acı bir durum. Devletin istatistik kurumuna göre Zonguldak şehri göç veren bir şehir. Zonguldak boşaldı. Burası kömüre bağımlı bir şehir. Hükümetin biran önce buna el atması gerekiyor” diye konuştu.

Kaynak: Vedat YALVAÇ/Zonguldak

Editör: TE Bilisim