Mübarek Ramazan ayının ruhlarda bıraktığı lezzeti anlatmaya kelimeler yetmez. Ama sayılı gün çabuk geçiyor. Bir Ramazan-ı şerifi daha uğurlamak üzereyiz.
Dün akşam Polisevi alt salonu, Zonguldak Gazeteciler Cemiyeti ile Karaelmas Gazeteciler Derneği'nin ortaklaşa düzenlediği iftar etkinliğine sahne oldu. İlçelerden gazetecilerin de katıldığı iftar sayesinde aylarca, hatta yıllarca görmediğim bir çok meslektaşı görmüş oldum.
Yıllar sonra ilk kez ortak bir iftar yapmak şaşırtıcı bulunsa, hatta niyetler sorgulansa da iftar programının Ramazan'ın ruhuna uygun bir atmosferde gerçekleştiğini söylemek mümkün. Görüldüğü gibi iki rakip meslek örgütü ortak bir etkinlik yaptı diye kıyamet kopmadı, bir şeyler eksilmedi. Demek ki bazı konularda kentin birliği beraberliği adına ortak adım atılabiliyormuş. Böyle bir adım atıldığında kente zararı değil, tam aksine faydası olabileceği görülmüş oldu. Benzer adımları siyasi partiler ve diğer STK'lar da Zonguldak'ın yararına olan konularda uygulayabilir.
Bu nedenle medeni bir atmosferde bir araya gelmiş olduk. Allah herkesin niyetine göre versin.
Öte yandan programda Vali Yardımcısı Sayın Turgut Subaşı'nın konuşması dikkat çekiciydi. Sayın Subaşı, hazır onlarca gazeteciyi bir arada bulunca mesleğimize dair önemli kurallara değindi. 'Kimsenin etkisiyle hareket etmeyin' dedi. Sonra gazetecilik mesleğinde, masumiyet karinesinin önemini anlattı. Hani hepimizin zaman zaman ihlal ettiği bu temel kuralı tekrar duymak da iftar akşamının ruhuna gayet münasip düştü. Zira bazı tekrarlar, 180 kere de olsa iyidir.
Ramazan ayında bir güzellik de Uzunmehmet Camisinde düzenlenen Feshane şenlikleri oldu. Hafta sonları çoluk çocuk herkes Uzunmehmet parkına akın etti. Çocuklar Hacivat Karagöz oyunlarıyla doyasıya eğlendi. Dünün Karakum'u, Zonguldak'ın Sultan Ahmet meydanına dönüştü adeta. Kimi aileler iftardan önce çimlerin üzerine örtüsünü serip denize karşı iftarını açmanın ayrıcalığını yaşadı. Çocuklar parkta orta oyunlarıyla eğlenirken, isteyen camide Teravih namazını kıldı.
Ramazan ayları artık Zonguldak'ta renkli geçeceğe benziyor. Bunda emeği geçen kim varsa tebrik ediyorum.
Feshane şenliklerinde yanlış bulduğum bir konu yok mu? Elbette var. Feshane şenliklerine şöyle bir göz attığımda, bir partinin gençlik kolları yeleklerini sırtına geçirmiş gençler dikkatimi çekti. Burası siyasi parti miting alanı değil oysaki... Buna niye ihtiyaç duyulmuş anlamadım doğrusu. Mübarek ayın birlik beraberliği, fazileti ve şenlik ortamına uygun düşmediğini belirtmem gerekiyor.
Akşam iftardan sonra çarşı istikametine baktığımızda aileler öbek öbek Uzunmehmet camii istikametine akın ediyor. Kimi de aracıyla gelip park yeri bulmakta zorlanıyor. Niye? Çünkü cazibe merkezi oldu. O zaman lavuar alanının kent meydanı olması, sosyal donatılar yapılması, cami alanının devamındaki kömür deposunun deniz kenarı boyunca halka açık sahil parkı olarak tasarlanması gerekiyor. Bunun hayata geçirilmesiyle Kozlu sahil istikametinden Zonguldak merkez sahili ve oradan liman arkasına ve Fener'e uzanabileceğimiz kesintisiz bir yaşam alanına kavuşmuş olacağız.
Bu, kömür tozundan kurtulup temiz nefes alması demek. Halkın denizle buluşması demek. Köhne bir şehir görünümünden pırıl pırıl mavi ile yeşilin iç içe yaşanması demek. Kısaca huzur demek mutluluk demek. Zonguldak'ın cazibesi olan şehir sınıfına atlaması demek. Çok zor değil. Biraz birlik beraberlik, biraz kaynak ve Ankara'nın ikna edilmesiyle bu iş olur.
Bu konuya eğileceğiz, Allah ömür verirse...
Yazıma mübarek ayın iyimserliği içinde son veriyor, herkesin bayrama sağlık ve huzur içinde erişmesini diliyorum.