Zonguldak

Sürprizlerle geliyoruz...

Yeni bir gelişmenin arifesinde bir heyecanımızı sizlerle paylaşmak istiyoruz. Sürprizlerle dönüyoruz. Zonguldak Press olarak alt yapımızı güçlendiriyoruz. İnşallah, çok yakında, güzel bir sürprizle karşınızda olacağız. Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın!

Zonguldak Press olarak alt yapımızı güçlendiriyoruz.

İnşallah, çok yakında, güzel bir sürprizle karşınızda olacağız.

Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın!

Haber sitemizi sevgili eşimle birlikte yükselteceğiz. İmkanlar ölçüsünde, Yüce Allah sağlık afiyet ve güç verdikçe Zonguldak Press ailesi sesini duyuracak.

Tarafsız, objektif yayıncılık anlayışıyla hareket edeceğiz. Kimseye haksızlık etmeyecek; topluma, vatana millete zarar verecek yayıncılık anlayışından uzak duracağız.

Doğruya doğru, eğriye eğri diyeceğiz. Ama nasıl diyeceğiz? Üslubumuza dikkat ederek elbette.

Güzel olan ne varsa, elimiz erdiğince, severek duyuracağız. Yanlış olan ne varsa yine imkan ve şartlar ölçüsünde -kırıcı, aşağılayıcı, tehdit ve şantajvari bir üsluba başvurmadan- haber sitemizde yer vereceğiz.

İktidar veya muhalefet partilerinden kim olursa hepsine eşit mesafede olmaya gayret göstereceğiz. Hele ki mevcut ekonomik şartlar göz önüne alındığında, Zonguldak Press ailesi olarak herkese kapımızın açık olacağını belirtmek isterim. 

Bunları niye anlattım.

İnsan bilmediğinin düşmanıdır. Az çok hepimiz hata yaparız. İnsanları hatalarıyla sevip sayarız. Yeter ki tehdit, hakaret olmasın. Bu kentte, bu memlekette bu mesleği Allah sağlık verdikçe yapmaya çalışacağız. 

Her görüşe açığız.

Bir süredir yazı yazmadım.

Küçük oğlumun sağlık sorunuyla ilgilendim.

Zonguldak Pressle ilgili ne yapabiliriz? Siz kıymetli okurlarımıza daha güzel nasıl hizmet edebiliriz? Siz değerli okurlarımız için daha güzel bir site görünümüne nasıl kavuşabiliriz diye düşündüm.

Araştırdım, sordum soruşturdum, bir karara vardım.

Çok şükür bir adım attım, belki yarın belki yarından da yakın sürede göreceksiniz.

Rabbim mahcup etmesin!

BİR GARİP ÖLDÜ DİYELER...

Bir garip ölmüş diyeler

Üç günden sonra duyalar

Soğuk su ile yuyalar

Şöyle garip bencileyin...

Böyle demişti Aşık Yunus, asırlarca önce...

Hakikaten de öyle imiş.

Bir garip ölmüş aylar önce ben bu gece öğrendim... Öldüğü bile bir hafta sonra fark edilmiş...  

Adı Fikret Çilingir...

7-8 yıl önce yardım kampanyalarıyla alınan prefabrik bir evde yalnız yaşıyordu Fikret ağabey. Kimsesizler kimsesinden başka, kimsesi de yoktu.

Onu 2002 yılında Devrek'te esnaflık yaparken tanımıştım. Sonra ortağıyla yaşadığı anlaşmazlık sonucu dükkanını kapatmış, Zonguldak'a dönmüştü. Kozlu İhsaniye'de babadan kalma eski bir evde yaşıyordu. Çarşıda civciv satıyordu. Daha sonra Merkez Çarşısı'ndaki balıkçı esnafının desteğiyle simit satmaya başlamıştı.

Eski tanışıklığımıza binaen oturur, derdini dinlerdim. Bir gün kulağında yara izleri görünce, nedenini sormuştum. Bana, uyurken farelerin kulağını kemirdiğini söylemişti. Evde farelerin cirit attığını belirtip yetkililerin yardımını istiyordu. Hal böyle olunca gidip yaşadığı yeri görmek istedim. Hakikaten çöp ev gibi görünüyordu. Haberini yaptım. Bu haberle beraber yetkililerin kapısını aşındıran Fikret ağabey, nihayet prefabrik eve kavuşmuştu.

O harabe evin önündeki bahçeye konulan prefabrik evde tek başına yaşıyordu işte...

Emekli olmak için bir kaç yıllık SGK primini doldurması gerekiyordu. Çok çabaladı. Birinin yanında gece bekçiliği gibi işlerde çalışıp da emekli olmayı istiyordu. Ama olmadı. Rahmetli biraz dik başlıydı. Bir tuşlu telefon bile edinmek istemedi kendisine. Birisine ulaşmak istediğinde tanıdık kimi görürse onun telefonuyla arayıp derdini anlatmaya çalışırdı. O yüzden önüne çıkan bir çok imkanı kaçırıyordu.

En son yazın, Temmuz ayında köyden getirdiğimiz domates, biber gibi köy ürünlerinden paket hazırlayıp takdim etmiştik. Çok mutlu olmuştu. Çarşıda ara sıra karşılaştığımızda, "İyi değilim" diyordu. Hayırseverlerin getirdiği yiyeceklerle hayatını sürdürüyordu.  

Bir gün karşılaşınca, "Abi öldün mü kaldın mı, uzun zamandır haber alamadık." demiştim.

Ne demişti biliyor musunuz?  

-"İnşallah bir gün öldüğümü duyarsın."

Hakikaten de dediği gibi oldu.

Epeyidir çarşı pazarda göremeyince merak etmeye başlamıştım. Telefonu olmadığı için ulaşamıyorduk. İnternetten İhsaniye Mahallesi Muhtarı Burhan Sağlam'ın numarasına ulaştım. Fikret abinin dediği gibi, "Fikret Çilingir'i kaybettik. Çok oldu vefat edeli. Öldüğü bir hafta sonra anlaşıldı garibin!" dedi.

İnternetten araştırdığımda birkaç gazetede, 9 Kasım 2021'de prefabrik evde tek başına öldüğü notu düşülmüştü. Ah garibim ah... Yunus'un dediği gibi bir garip ölmüş diyeler, 7 günden sonra duyalar... Bu ayıp da bizi ırgalar...

Mekanın cennet olsun...