İngiltere'de, Imperial College London’un ortaya koyduğu bağışıklık çalışması çok çarpıcı bir detayı gündeme getirdi. Bağışıklığın güçlü olmasının önemi, pandeminin başladığı ilk günlerde gündeme gelmiş ve hastalığa karşı mücadelede önem taşıdığı belirtilmişti.
Prof. Helen Ward, React-2 adlı verilen çalışma kapsamında insan vücudunun enfeksiyonlara karşı geliştirdiği antikorlara dikkat çekiyor. Antikorlar, “bağışıklık sisteminin dışarıdan gelen tehditleri tanımlamasına ve bu tehditleri ortadan kaldırmasına yardımcı olan proteinler” olarak biliniyor. Araştırma, Covid-19’a karşı koruyucu olan antikorların ilk enfeksiyondan sonra çok hızlı azaldığını gösteriyor.
BİRDEN FAZLA KEZ YAKALANMA RİSKİ YÜKSEK
Araştırma antikor testi yapılan 350 binden fazla kişinin verileri inceleniyor. Antikor testleri pozitif çıkan bu kişilerin antikor düzeyi Haziran ve Eylül arasındaki yaz döneminde yüzde 26 oranında azalıyor. Antikor düzeyleri, 65 yaş ve üzeri kişilerin yanı sıra asemtomatik vakalarda daha büyük düşüş gösteriyor. Haziran 1000 kişiden yaklaşık 60’ında antikor tespit edilirken, eylülde yapılan testlerde sayının 44’e gerilediği ifade ediliyor. Uzmanlara göre araştırmanın sonucu, insanların corona virüse birden fazla yakalanma riskinin yüksek olduğunu ortaya koyuyor.
Özetle; bağışıklığın güçlü olması, sadece Covid-19’a yakalanmamak anlamında değil, hastalığa yakalanıp atlattıktan sonra tekrar etmemesi açısından da büyük önem taşıyor. Corona virüse karşı alacağımız tedbirlerin yanı sıra bağışıklık meselesini de ihmal etmememiz şart. Konuyla ilgili görüşüne başvurduğumuz İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Rıfkı Evrenkaya, vücudumuzun verdiği dört sinyale özellikle dikkat çekti.
BU BELİRTİLER VARSA DİKKAT!
Tekrarlayan soğuk algınlığı: “Yetişkinlerde her yıl bir-iki kez soğuk algınlığı olması gayet normal” diyen Evrenkaya, “Yılda ikiden fazla antibiyotik kullanım dönemi olması, vücudun maruz kaldığı mikroplarla mücadele etmek için donanımlı olmayabileceğinin sinyalleri olabilir” diyor.
Sık sık ortaya çıkan aftlar: “Bağışıklık sisteminde bir yetersizlik varsa, cilt iyileşmesi yavaşlar. Cilt enfeksiyonlarının çok sık görülmesi (apseler, uçuklar) bağışıklık sisteminin yetersizliğinin bir işareti olabilir.”
Karında şişkinlik hissi: Tevfik Rıfkı Evrenkaya’ya göre; bağışıklık sistemininin yaklaşık yüzde 70’i sindirim sisteminde yerleşik. Bağışıklık ve bağırsak florası arasındaki bağlantıya dair giderek daha çok şey öğreniyoruz. Şişkinlik, gaz veya kabızlık genellikle bağırsağımızda bir şeyin doğru olmadığının bir işareti olabilir.
Sürekli yorgun hissetmek: Evrenkaya son olarak yorgunluk meselesine dikkat çekiyor. “Yeterince uyumaya rağmen hala yorgunluktan muzdaripseniz, bağışıklık sisteminizle ilgili bir sorun olabilir” diyen Evrenkaya, şu ifadeleri kullanıyor: “Vücudumuz bağışıklık sistemini desteklemek için enerji tasarrufu yapar ve böylece mikroplarla savaşabilir. Yorgun hissetmenizin onlarca nedeni olabilir. Özellikle eklem ağrıları, mide bulantısı ve iştah azalması gibi belirsiz semptomlar bazı durumlarda bağışıklık sisteminin bir sorunu olduğunu düşündürebilir.”
Peki bağışıklık sistemini güçlendirmek için doğal yollarla neler yapılabilir. İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ozan Kocakaya’nın önerilerini beş başlık altında topladık.
5 ADIMDA DAHA GÜÇLÜ BİR BAĞIŞIKLIK
Uyku: Dr. Ozan Kocakaya, yeterli uykunun bağışıklık sisteminin temeli olduğunu söylüyor. Gece-gündüz, uyku-uyanıklık ritminin korunması vücudunuzun savunmasını güçlendiren çok önemli bir faktör. “Bağışıklık sistemini baskılayan hormonların üretimi gece azalıyor” diyen Kocakaya, “Günde 7-8 saatlik uykusunu düzenli alan kişilerde bu hormonların kan düzeyleri düşüyor, enfeksiyonlarla mücadelede işe yarayan maddelerin üretimi ise artıyor” ifadesini kullanıyor.
Meyve ve sebze: Güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olmak için meyve ve sebze tüketimine ekstra önem vermek gerekiyor. Yeterli ve dengeli beslenmenin önemine vurgu yapan Kocakaya, “Bağışıklık sistemini koruyan A, C, D ve E vitaminlerinin yanı sıra selenyum, potasyum, çinko ile demir gibi vitamin ve mineralleri içeren besinleri düzenli tüketin” diyor. Kocakaya’ya göre ana öğününüzün yarısı meve veya sebzeden oluşmalı.
Egzersiz: “Haftada en az 150 dakikayı hedefleyerek düzenli egzersiz yapmanız, güçlü bir bağışıklık sistemi için çok önemli” diyen Dr. Ozan Kocakaya sözlerine şöyle devam ediyor: “Evde bağışıklık sisteminizin güçlenmesi için ağırlıklar kaldırabilir, egzersiz bantları – direnç lastikleri ile çalışabilirsiniz. Ayrıca sadece vücut ağırlığınızı kullanarak da yapabileceğiniz pek çok egzersiz mevcut. Bu egzersizler hem kan dolaşımını hızlandırır, hem kaygınızı azaltıp mutluluğunuzu arttırır, hem de sizi kilo almaktan korur.”
Sigara ve alkol: “Vücudumuzu enfeksiyonlardan koruyan mukoza yapısı ve bu mukoza altındaki hücreler doğal savunmamızdır ve tütün kullananlarda bunların işlevi kesin olarak bozuluyor. Ayrıca yoğun alkol tüketimi de açıklanamayan mekanizmalarla enfeksiyon sıklığını artırıyor. Bu nedenle alkol tüketimini kısıtlamanız da güçlü bir bağışıklık sistemi için çok önemli.
Su: “Ağız yoluyla alınan suyun virüsleri yıkayacağı gerçekle ilişkisi olmayan bir yaklaşım” diyen Kocakaya, bol bol su içmenin önemine dikkat çekiyor: “Yeterli su içmek vücudumuzun toksinlerden arınmasında ve metabolizmanın canlanmasında anahtar rol üstleniyor. Dolayısıyla hastalıklardan korunmak için her gün en az 2 litre su içme alışkanlığınıza devam edin.”
Corona virüs artık hayatımızın bir gerçeği. Virüse karşı alacağımız önlemlerin yanına bağışıklık sistemimizi güçlü tutmayı da muhakkak eklememiz gerekiyor.