İsrail-Filistin savaşında 25. gün de geride kaldı. Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarda ölenlerin sayısı 8 bini aştı. Giderek ağırlaşan tablonun yanı sıra İsrail ordusunun kara saldırısı da gündemde. Filistin'de olup bitenleri bu zor koşullarda aktaran basın çalışanlarının yaşamları merak konusu oldu.
Hamas öncülüğünde 7 Ekim'de başlayan 'Aksa Tufanı' operasyonu sonrasında İsrail ordusu Gazze Şeridi'ne yönelik şiddetli saldırılarda bulundu. Ölen Filistinlilerin sayısı 8 bini geçerken hayatını kaybedenlerin önemli kısmı çocuklar oldu.
Dünyanın birçok yerinde insanlar, kitlesel şekilde İsrail saldırılarına tepki gösteriyor. Öte yandan bölgede yaşananları kamuoyu ile paylaşan gazeteciler zorlu mesleğini zor koşullar altında gerçekleştirmeye çalışıyor. Paylaşılan son verilere göre ise 35 gazeteci saldırılar esnasında hayatını kaybetti.
GAZZE'DE GAZETECİ OLMAK
Gazze'de serbest olarak gazetecilik mesleğini sürdüren Mahmud Bassam, eşi ve 11 aylık kızının durumundan kaygı duyuyor, çünkü bombardımandan kaçınmak için sürekli yer değiştirmek zorundalar. Yani evinden sabah çıktığında akşam onları aynı yerde bulup bulamayacağını bilmiyor.
YAŞANANLARI TARİHE GEÇİYOR
BBC Türkçe'de yer alan habere göre Fergal Keane Kudüs'ten yaşananları şöyle anlatıyor:
Bassam, halkının acısını kararlılıkla tarihe geçiriyor. Çatışmaların başlamasından bu yana geçen üç haftadan uzun süredir, hastaneler ve mülteci kamplarını ve patlamaların olduğu yerleri dolaşıyor.
BBC'nin Gazze Muhabiri Rushdi Abualouf'un yanı sıra, Bassam gibi serbest gazeteciler, BBC'nin amansız hava saldırılarına yakalanmış sivillerin acılarını dünyaya anlatmasına yardımcı oluyor. Saatlerce uğraşıp, telefonla kendisine ulaştığımda, Bassam işinin duygusal bedelini tanımlıyor.
BAZEN DURUP AĞLIYORUM
Bassam, yaşadıklarını "Gördüklerime tanık olmak zor olsa da ve bu mesajı iletmeye çalışsam da, bazen kameranın arkasındayken, durup ağlıyorum. Yapabileceğim tek şey ise sessiz kalmak" sözleriyle anlatıyor.
Tanıdığım savaş bölgelerinde çalışan gazeteciler, insanlar amansız acılara katlanırken, derin bir çaresizlik duygusu hissediyor. Bu kadar çok yardıma ihtiyacı olan insan varken, nasıl yardımcı olabilirsiniz? Gıda dağıtıp, ilk yardımda bulunurken işinizi nasıl yapabilirsiniz?
Bizler yardım ya da tıp çalışanı değiliz ama insanız.
Bu durum Bassam'ın yerel bağlantılarıyla daha da yakıcı hale geliyor. Benim gibi yabancı muhabirlerin bir uçağa atlayıp, evimize dönme ayrıcalığımız var. Savaşın anıları iz bıraksa da, en azından bizim ve sevdiklerimizin fiziksel güvenliği var.
SÜREKLİ TANIDIĞI BİRİLERİNE DENK GELEBİLİYOR
Gazze Şeridi çok küçük bir yer. Toplamda 366 kilometrekare. Bassam savaşın ortasında sürekli tanıdığı birilerine denk gelebiliyor. "Ben bir gazeteciyim ve görevim gördüklerimi anlatmak" diyor. "Ama bazen durup çocuklarla oturmam, onlara su vermem, ihtiyaçlarının ne olduğunu anlamam veya bu ihtiyaçları karşılamam gerekiyor."
Bassam'ın çektiği ham görüntüleri bilgisayarlarımızdan izlerken, sakinliğinden etkileniyoruz. Bassam çekimlerinde röportaj yaptığı kişilerin muhtemelen hayatlarında ilk kez, akla gelebilecek en kötü koşullarda kamera karşısına geçtiklerini asla unutmuyor.
7 Ekim'den bu yana yaşananlar, gazeteciler için son dönemlerin en tehlikeli savaşlarından birine dönüşüyor. Şimdiye kadar 30'dan fazla gazeteci öldürüldü. Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ), Gazze'de çalışan gazetecilerin benzeri görülmemiş bir bedel ödediğini söylüyor.
GAZETECİLER İÇİN ÖLÜMCÜL BİR DÖNEM
CPJ Orta Doğu uzmanı Şerif Mansur, "Bu, Gazze'deki gazeteciler için ölümcül bir dönem" diyor ve devam ediyor:
"Son üç haftaya yakın sürede, 21 yılda öldürülenlerden daha fazla gazetecinin öldürüldüğünü gördük. Pek çok gazeteci iş arkadaşlarını ve aile evlerini kaybetti, güvenli bir sığınak veya çıkış yolunun olmadığı yerlere kaçmak zorunda kaldı."
Gazze gibi yerlerde birbirine sıkı sıkıya bağlı bir gazeteci topluluğunda meslektaşlarının kaybının derinden hissedilmesi kaçınılmaz. Yara Eid, Gazze'de büyüyen Filistinli bir gazeteci. Yara şu anda İngiltere'de yaşıyor ve savaşın başında öldürülen arkadaşı İbrahim Lafi için yas tutuyor.
EN YAKIN ARKADAŞIM İBRAHİM'İ KAYBETTİM
"En yakın arkadaşım İbrahim'i kaybettim. O Filistinli bir gazeteciydi ama sadece bir gazeteci değildi. 21 yaşındaydı. O bir erkek kardeşti. O en iyi arkadaşımdı. O bir hayalperestti" diyen Yara devam ediyor:
"Fotoğrafçıydı, hayatı çok seviyordu. En çok gülen kişi hep oydu. Hayatımda İbrahim'in gülümsemediğini hiç görmedim. Ne zaman görsem en çok gülen oydu. "Sahip olduğum, beni en çok destekleyen arkadaşımdı. Gerçekten birçok hayali vardı ve Gazze'nin güzelliğini tüm dünyaya göstermeyi seçen bir fotoğrafçı olmayı gerçekten istiyordu."
Gazeteciler sadece kendilerinin değil ailelerinin de tehdit altında olduğunu bilerek Gazze'de çalışmaya gidiyor. Al Jazeera muhabiri Wael al-Dahdaouh, geçtiğimiz günlerde İsrail'in hava saldırısında eşini, oğlunu, kızını ve torununu kaybetti.
Wael al-Dahdaouh bir gün sonra görevi olduğunu söyleyerek işine geri döndü. Olanları Kudüs'ten izleyen bizler için bu adanmışlık olağanüstü bir şey.
