Ümraniye’de sağlık çalışanına kafa atarak burnunu kıran koronavirüs hastası, karantina süresinin tamamlanmasının ardından gözaltına alındı. Şüpheli, çıkarıldığı hakimlikçe, “kemiklerin kırılmasına sebebiyet verecek şekilde kasten yaralama” suçundan tutuklandı.
Ümraniye Devlet Hastanesinin koronavirüs polikliniğinde 11 Şubat 2022 tarihinde meydana gelen olayda, acil tıp teknikeri olarak çalışan Mustafa Yaşar, tedavi uyguladığı esnada Covıd pozitif olan Hakan Coşkun tarafından saldırıya uğramıştı. Coşkun, sağlık çalışanına kafa atarak burnunu kırdı.
KARANTİNA SÜRESİ TAMAMLANDI, GÖZALTINA ALINDI
Darp edilen sağlık çalışanı Mustafa Yaşar’ın şikayeti üzerine şüpheli Hakan Coşkun hakkında Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldı. Soruşturma kapsamında şüpheli, karantina süresinin tamamlanmasının ardından gözaltına alındı. Polis eşliğinde Kartal’daki Anadolu Adalet Sarayı’na getirilen şüpheli Hakan Coşkun, savcılık sorgusunun ardından tutuklama talebiyle Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edildi.
BAKAN KOCA: TUTUKLANDI
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, sağlık çalışanına saldıran zanlının tutuklandığını Twitter'dan kamuoyuna duyurdu. Koca, "Ümraniye Devlet Hastanesinde görevli tekniker arkadaşımıza şiddet uygulayan şüpheli, Covid karantina süresinin dolmasının ardından gözaltına alınıp, sevk edildiği hâkimlikçe kasten yaralama suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi. suçu üzerinde düşünmek için çok zamanı olacak!" açıklaması yaptı
“ÇOK PİŞMANIM”
Şüpheli Coşkun hakimlikteki sorgusunda, “34 yaşındayım, bu güne kadar bir olaya karışmadım. Çok pişmanım” diyerek tutuksuz yargılanmayı talep etti.
TUTUKLANDI
Anadolu 10. Sulh Ceza Hakimliği, şüphelinin “kemiklerin kırılmasına sebebiyet verecek şekilde kasten yaralama” suçundan tutuklanmasına karar verdi. Hakimlik, atılı suçun kanunen tutuklama nedeninin varsayıldığı katalog suçlardan olduğunu, olay yerini gösterir kamera görüntülerine göre şüphelinin sağlık çalışanına kafa attığının tespit edildiğini, söz konusu suçun şüpheli tarafından işlendiğine dair kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bulunduğunu ve suçun kanunda öngörülen ceza miktarının üst sınırı ve ölçülülük ilkesi dikkate alındığında adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacağını belirtti.