Deprem nedeniyle yardım eden herkes, her ülke insanlık adına kıymetli bir iş yaptı. Özellikle Azerbaycanlı kardeşlerimize teşekkür etmek istiyorum.
Onlar depremin ilk anından itibaren bize yardımcı olmak için çırpındılar durdular.
Azerbaycanlıların çabaları çok etkiledi beni.
Daha samimi geldi.
İlham Aliyev, "Gardaşın gardaşa borcu olmaz" dedi.
Bu söze çok duygulandım.
Bir tane Azerbaycanlı kardeş, eski arabasıyla taa deprem bölgesine kadar gitti yardımcı olmak için.
Hani karınca misali.
Nereye gidiyorsun demişler.
Kabe'ye demiş karınca.
Sen bu hızla nasıl gideceksin, mümkün mü bu?
Olsun demiş, gidemesem de yolunda olurum...
İşte Azerbaycanlı kardeşlerinki de bana öyle geldiği için çok duygulandım.
Bir de Taha Duymaz isimli yavrucağa çok üzüldüm.
Hatay'da 12 kardeş arasında ortaya çıkmış. Sosyal medyada yemekler yaparak kendini tüm ülkeye tanıtmış.
Ailesini ayakta tutabilmek için çok çırpınmış. Tek başına bütün ailenin yükünü sırtlanmış.
Ama sosyal medyadaki röportajlarından anlıyoruz ki ailesine bile yaranamamış. Bir çok fenomen ve kendini bilmez gençler tarafından klavye başından doğru acımasızca eleştirilere maruz kalmış. Fakirliğiyle alay edilmiş. Yemek yaptığı mutfağı gören şımarık genç nesil, "Oradan bir bardak su bile içmem" diyerek onu aşağılamış. Yetmemiş, kulaklarıyla, burnuyla, diğer fiziksel görünümüyle alay edilmiş.
Bu tepkilere dayanamayarak kulağından ve burnundan estetik ameliyatı olmuş.
Daha sonra "Keşke başkalarının lafına bakmasaydım burnumu yaptırmasaydım" diyerek pişmanlığını dile getirmiş.
İşte o çocuk bugün aramızda yok. Deprem onu da aldı.
Ama onun vefatından sonra bazı ünlü kişilerin günah çıkarması hiç olmadı.
Bir de Taha'nın birkaç ay önce Armağan Çağlayan'a verdiği röportaj çok ibretlik bana.
Bu ibretlik ölümden gençlerin ders çıkarması gerektiğini düşünüyorum.
İnsanlar eleştirirken, hayatın geçici, bir kelebeğin ömrü kadar kısa olduğunu düşünerek insanlar hakkında eleştiri yapmalı. İnsanlar çocuklarını yetiştirirken, karşı tarafı acımasız eleştirmemeleri için öğüt vermeleri gerektiğini düşünüyorum.
Taha'nın yaptıklarını izledikçe kahroluyorum. Ailesinin içinde cevhermiş. Kendisinin de "Ben çok uzun yaşayacağımı düşünmüyorum, o yüzden geleceğe dair plan kurmuyorum. Belki 19, belki 20-25 yaşlarımda öleceğim.." demesi çok acı bir kader.
Dediği gibi 19 yaşında bu dünyaya veda etti.
Ailesi için çok çırpındı. Kazandığını onlara verdi. Ama yine de yaranamadı. En acı tarafı da bu.
Demek ki Allah daha çok sevmiş. Onu tertemizken yanına almış.
Allah rahmet etsin. Cennet köşelerinde gezdirsin.
Onu gerçekten sevenlerin başı sağolsun.
ALLAH DEVLETİMİZE MİLLETİMİZE ZEVAL VERMESİN
Depremin acısı, tedirginliği devam ediyor sarılacaktır. Acısı hiçbir zaman unutulmayacak ama bir nebze de olsa milletçe kenetlenerek acımızı kederimizi azaltacağız.
Deprem bölgesinde canla başla koşturan görevlilerimize ve yardım için seferber olan herkese teşekkür ediyorum.
Mehmetçik'imizden, madencimizden, polisimizden, sağlıkçımızdan, itfaiyecimizden, belediye görevlilerimizden, afadımızdan, kızılayımızdan Allah razı olsun. Onlar durmadan çalışıyorlar.
Umarım bu felaketten ders alırız.
Depremlerle yaşayacaksak buna göre önlemler almalıyız. Bina sağlamlığı konusunda asla taviz vermemeliyiz.
Rabbim bir daha böyle acılar yaşatmasın.