Kitle İletişim Araçları(KİA), hayatımızı kolaylaştırdığı gibi bazen de kâbusa çeviriyor.

Evet, bir tık yakınımızdaki iletişim olanakları sayesinde

bilgiye ulaşma,

sevdiklerimizle hasret giderme

ve iyiliği yayma imkânına sahip oluyoruz.

Ama aynı zamanda

kötülüğü yayma,

insanlar arasında sakat mantıkları yaygınlaştırma,

olmaması gereken ne kadar anormallik varsa bunları normalleştirme

ve aileleri paramparça etme gibi kötü yönlerine de sıkça şahit oluyoruz.

Bu hayatta her şey zıddıyla bilinir.

Misal; ekmek kesmek, yemek yapmak v.b. günlük hayatta çok sık kullandığımız bıçak; ne yazık ki canilerin elinde cinayet aracı olarak kullanılabiliyor. 

Yapmak zor, yıkmak kolaydır!

Yapıcı/olumlu yanlarından çok, hep yıkıcı/olumsuz yönleri örnek alınıyor.

Bir şeyi yapmak için ilmek ilmek işlersin, emek verirsin, ama yapılanı bir çırpıda yıkmak mümkün.

Medya örneği de buna çok benziyor. 

Güya sanat adı altında bize sunulanlar, toplumumuzu ve özellikle gençleri reyting canavarına kurban ediyor.

Buna çare aramak, en az ekonomik krizle mücadele kadar önem arz ediyor.

Peki bize ne oluyor, hangi sakat mantıklarla savruluyoruz?

Gelin, buna cevap arayalım.

Aslında son yıllarda bize geçmişi özleten ve sürekli "Ahh nerede o eski günler" dedirten 3 sakat felsefe hakim oldu hayatımıza.

Özellikle de gençler arasında hızla yayılan bu benmerkezci düşünce, sosyal yaşantımızı giderek zehirliyor.

Birincisi... "Mutluysan yap!"

Sürekli filmlerde, dizilerde(sosyal medya mecralarında) veya romanlarda bu sözleri kulağımıza sokmaya çalışıyorlar.

Parola; 'eğer mutluysan yap!'

Yani diyorlar ki, bir şey kötü mü iyi mi, zararlı mı zararsız mı, topluma uygun mu değil mi diye bakma. Sen, mutluysan yap!

Gençlerin hallerine bakın, her şeyi -sınır tanımaksınız- yapıyorlar. Ben mutluysam yaparım diyorlar.

İkincisi.. "Akışına bırak!"

Diyorlar ki; çabalamayın gençler, hiçbir şey yapmayın! Hayatınızı akışına bırakın. Huzur bulmak için akışına bırakın.

Bu nedir ya?

Ondan sonra aklına gelen her şeyi yapıyor. Neymiş, akışına bırakacakmış! Çabalamıyor hiç bir şey yapmıyor.  

Üçüncüsü... "Gençliğini yaşa!"

Bunu da tekrar tekrar söylüyorlar. Gençlerin bilinç altına çalışıyorlar. İşte gençtir bırakın, gençliğini yaşasın. Ondan sonra gençler ne yapıyor? Bu zamanını kullanıp saçma sapan şeyler yapıyorlar. Yapmadıkları bir şey kalmıyor.

Gençlik bu olmamalı.

Velhasıl; KİA'lar eliyle sanat adı altında empoze edilen sakat mantıkları, hayatımızdan kovmalı.

Bunlara karşı doğru mantıklarla örülü (Örn. Gönül Dağı v.b.) sanat yapıtlarını baştacı yapmalı.  

Gençlerimiz bu güzel iletilerle donatılmalı...

Anlatmak, dinlemek ve düşünmek insanlara mahsustur.

Düşünelim taşınalım.

En doğruyu bulalım.

Vesselam...